yaşamın kendisi bile

seni anlatmak için var

...

hayat sana

hep en güzelini verdi

en ufak bir azalmada

bunu hatırla

seni hep ama hep

düşünen 

küçük bir adam var

...

bugün ben vardım

sen henüz değil

yaprakların arasında

uykunun en dibi

merdivenin en diki

saksının en kocamanı

kuşları unutma

eller tutarken elleri

sıcacık nemli ama yumuşak

omuz dokunurken omuza

ayakların tutmuyorken ahengi

seslensem de duymazdın

ama

oradaydı işte dünya

bekliyordu seni

benden sonra

...

sanki kendimi göğe atsam

kollarına bulutların

cam ile tahtayı karıştır

tutsun seni

o kadar saf ve temiz

o sevsin seni

kanadında mı dönersin 

anka' nın

bilmem

hayat bu dar geliyor

o biçilmiş bedenlere

kah orada kah burada

sorma

bilmek istemediğin cevabı

...

el ele tutuşsak da yürüsek

deniz kenarında

bazen konuşsak

bazen de sussak

sessizlik anlatsa biraz

bizi bize

sonrada

ben çay içsem

sen kahve

sigara ölçülü

öğlenine mi desem

akşamına

seninle rakı sofrasında

balık mı rakıya meze

yoksa

rakı mı balığa

bilmesek

ve de farketmese

sigara limiti iptal olsa

gözler birbirinden ayrılmasa

...

kaptanı ve miçosu çalışkan

bir ahşap tekne

aldı gıcırdayan gövdesine

iki yolcuyu

sevdiği, sevildiği belli birbirini

götürdü

mavi denizlere

ve de

derinlik sarhoşluklarına

...

dilemekte ne zarar var:

bir kuş olsam

bir güvercin mesela

gelip senin

üzerinde uçsam

yaklaşsam sana

sonra gelmesem

dönüp şehrime

kalsam oralarda

sana kavuşamıyorum

belki kuşun olabilirim

...

birisini bu kadar sevmek yasaklanmalı

...

görmek seni

artık

bir eylem değil

bir düş oldu

...

zaman mı bizi geçiyor

yoksa

biz mi zamanı

aramızda gizli bir yarış

avantaj onda

ama

hiçbir şey yapmasak da

yada

çok şey yapsak da

o kazanıyor

biz kaybediyoruz

...

heyecanlandığım

ve de

nedense korktuğum

ve de

sevindiğim

ve de

bitmesin diye

zaman dursun diye

istediğim an

hangisiydi biliyor musun?

çantandan çıkan

ve de benim 

yıllar önce sana verdiğim 

bir şeyi gördüğüm an

...

rahat bir uyku mu?

o da ne?

eskidendi 

içsem bir sigara daha

olurmu sabah acaba?

evet

gündüz başka

herşey

ama gece bambaşka

...

olan biteni

düşündükçe

inanasım gelmiyor

ben mi yaşadım

bunları diye

...

haberim yoktu

gelmiştin

kopyasıyla arkadaşımın

içtiğimiz ve de dertleştiğimiz

o yıldızların altına

küçük dalgaların küçük çakılları

hafif hafif sürüklediği

denizin kenarına

sonunu hatırlıyorum o gecenin

ikimiz de senin arabanın yanında

ağlıyor ve

Deniz' i dinliyorduk

...

neden nefes alır

insan?

yaşayabilmek için

kendini

ve seni

ve dünyayı

kötüsünü değil ama

hissedebilmek için

sen benim nefesimsin

farkında olup olmaman

umursayıp umursamaman

değiştirmiyor bunu

...

mecbur olmak

dışında olmaya

senin çemberinde

ve de

çılgınca istemek

dönmeyi etrafında

sonsuzluk gibi

çünkü

senden daha öncesi

yok ki

...

yanlışları yaparak

birçok seferinde

doğruları buldum

...

İtirazım var

herşeye

...

muhalif yanım

yok

seninle ilgili

hep iktidarım

...

bazı şeyler vardır

yaşanan

kısadır

zaman söz konusuysa

ama aslında

bir yaşamı

dolduracak kadar

uzundur

çoktur

dolu doludur 

...

şükür diyelim

sağlıklı olduğumuz hergün 

ömür defterimizde

olumlu bir nota denk geliyor

gelmesi lazım

bugün sağlıklı görünen hücrelerin

tahminlerin ötesinde

saçma sapan

bir hafızaya sahip olup da

kendilerine çektirdiğimiz

sıkıntı ve stresleri

hafızalarına kazımaları

ve ileride

herhangi bir yaşta

bizden bunun intikamını

alacak şekilde 

acılı bir yaşam

veya

ölüm getirmeleri ihtimalini

gözden uzak tutmamalı

...

idareler

of lar

pof lar

herşeyin yavaş gittiği

arananın bulunmadığı

bir ay bu

şehrin sıcağından

uyuyamamış

serini arıyor

bir orada bir burada

hem beden

hem de benlik

üstüne üstlük

"o ne yapıyor" lar

...

sevmek öyle olmaz

zamansız olacak

herşeyden önce

gecenin bir vakti

uyanacaksın uykundan

kuşlar sana yetişemeyecek

ahbap olacaksın kontrollarda

onu göremeyeceksin

ama 

kapısının az ilerisinde 

yatacaksın arabanda

uyku yok

gene de görünme etrafa

elini tuttuğunda

sanki bütün vücudunla

hissedeceksin elini

her gün düşünmezsen

sevmemişsindir yeterince

kavuşamayacağını bilip de

bir değil, iki değil, on değil

on asır geçse de

gecenin bir vakti 

uyanacaksın uykundan

kuşlar sana yetişemeyecek